27 Haziran 2014 Cuma

Stajda 3. Haftamız

Merhabalar herkese tekrardan;

Bugünün de bitişiyle birlikte GenKök'teki stajımızın üçüncü haftasını atlatmış oluyoruz. Bende bugün sizlere bu hafta yaptıklarımızın kısa bir özetinden ve bu hafta Prag şehri ile alakalı yaptığım sunum sayesinde hatırladığım ve zamanında çok ilgimi çeken küçük bir hikayeden kısaca bahsedeceğim.

Bu hafta neler yaptık?
Bu haftaya önceden yazmış olduğumuz fonksiyonları gözden geçirerek ve geçen haftadan kararlaştırmış olduğumuz fonksiyonları yazarak başladık. Grup arkadaşım Cansu ve ben hem kendi projelerimizde işimize yarayacak hem de genel projede işimize yarayacağını düşündüğümüz mRNA sequence'ı üstündeki 5'UTR ve 3'UTR bölgelerini bulmayı hedefleyen 2 fonksiyon yazdık. Bu fonksiyonları yazmak için çok kafa yorduk çünkü nasıl bulunabileceği konusunda pek emin değildik. Uzun uğraşlar sonucunda amacımıza ulaştık ve Ahmet Hoca gelmeden tamamlamamız gereken 4'er fonksiyonu tamamlamış olduk. Sonrasında ise kendi projelerimiz üzerine araştırmalar yaptık ve projemiz için gerekli olabileceğini düşündüğümüz fonksiyonlara karar verdik. Bu konuda karar verirken de uzun bir araştırma sürecinden geçtik.

Hemen ardından faydalı olacağını düşündüğüm makalelerin bir kısmını okudum ve bir kısmını da okumam gerekenler olarak kaydettim. Artık kendi projem hakkında bir çok şey kafamda daha oturmuş hale gelmişti bu sayede. Bunların dışında da yine haftalık yapmamız gereken sunumlarımız vardı ve benim sunum konum olan "Prag" hakkında araştırma yapıp sunumu hazırladım. Çarşamba günü geldiğinde de artık Ahmet Hocamız aramıza katılmıştı ve kısmen daha rahat geçen iki günümüzün ardından yine zorlu bir çalışma dönemine girdik.

Çarşamba günü "AG Biyoinformatik"in 6. yılını kutlamak amacıyla önceden planladığımız ve hazırlık yaptığımız sürprizlerle karşıladık Ahmet Hocayı. Kutlamalarımız bittikten sonra miRNA hakkında arkadaşlarımızın hazırladığı sunumları dinleyip belirlediğimiz bir canlıya ait genom üzerindeki miRNA'leri bulmak için yazılacak fonksiyonun nasıl olabileceği üstüne konuştuk ve sonrasında "M.Ö. 10000" adlı filmi izledik.

Bu haftanın en yoğun günü perşembe ise güne Ahmet Hocamızın sunumu ile başladık ve üstüne bizlerin Avrupa'daki şehirler hakkındaki sunumları ile devam ettik. Sunumlarımızdan sonra da önceki gün üstüne konuştuğumuz miRNA'ları bulma konusunda nasıl bir yol izlemeliyiz üstüne konuşup, üzüm genomuna ait intronları bulmayı hedefleyen fonksiyon yazmak üstüne uğraştık.

Cuma günü yani bugün de Bihter arkadaşımızın Ahmet Hocanın önceden yapmış olduğu bir sunumu bizlere sunması ile çalışmalarımıza başladık. Bihter arkadaşımızın sunumu sonrasında da herkes kendi bireysel projelerinin amacının ne olduğu, nasıl bir yol izlemeyi düşündüğü ve nelere ihtiyaç duyacağı ile ilgili sunumlarını yaptı. Bu haftada yine hocamızla birebir görüşmelerimizi yaptık ve güne kişisel projelerimiz hakkında araştırma yaparak, Wiki adreslerimizde güncellemeler yaparak devam ettik.

Prag'taki Astronomik Saat Kulesinin Enteresan Hikayesi:

İki yıl öncesinde bir arkadaşımla birlikte çıktığımız Avrupa turu esnasında üç günümüzü de Prag'ta geçirmiştik. Prag'ta gezerken beni en çok etkileyen şey Astronomik Saat Kulesi ve bu kulenin enteresan hikayesi olmuştu. Bu yüzden ben de sizlere bu hikayeden bahsetmek istiyorum.

Hikayeye göre Prag Old Town'daki bu saati 15. yüz yıl sonlarında Charles Ünivesitesi'nde Matematik ve Astronomi profesörü Hanuş Usta yapmıştır ve Hanuş Usta bu saati yaptıktan sonra dünyanın en önemli adamlarından biri haline gelmiştir. Bu saat çok fazla ilgi çeker ve Avrupa'nın birçok yerinden insanlar Prag'a sadece ve sadece saati görmeye gelir. Sonraları Hanuş Usta bir çok ülkeden teklifler alamaya başlar ve bu durum Kral'ın kulağına gider. Bunun üstüne de Kral bu saatin başka yere yapılmasını önlemek amacıyla Hanuş'un gözlerine mil çektirir. Saati bozarak intikam alacağını düşünen Hanuş da kendini saatin mekanizmasına asarak intihar eder ve saat 50 yıl kadar tamir edilemez. Fakat daha sonrasında başka bir saat ustası saati onarır. Bu saat astronomik saat olarak adlandırılır çünkü saatte Güneş, Dünya ve Ay'ın konumları gözükmektedir.

Ayrıca saatin etrafında 4 adet kukla bulunmaktadır ve bu kuklalar insanlara neler yapmaları gerektiğini göstermektedir. Kuklalardan elindeki aynaya bakan 'kendini beğenmişliği', elinde altın torbası olan 'cimriliği', iskelet olan 'yaşama karşı isteksizliği' ve elinde mandoline benzer müzik aleti bulunduran ise 'gece hayatına ve sefahate düşkünlüğü' anlatır. Kısacası kuklalar kendini beğenmiş, cimri, yaşama karşı isteksiz ve sefahate düşkün olmayın demektedir. Bunların yanında cimriliği simgeleyen kuklanın Yahudi ve sefahate düşkünlüğü simgeleyen kuklanın da da Türk olduğu savunulmaktadır.

Saatin altında da insanlara yapmaları gerekenleri anlatan 4 kukla vardır. Bu kuklalar da, bilime, adalete, astronomiye ve eğitime önem verme konusunda bizleri uyarır.

Bu kısa hikaye ile bu haftalık yazımı bitiriyorum ve haftaya tekrar görüşmek üzere herkesi öpüyorum.

Sevgiler;
M. Emre Sümer

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder